19 Haziran, 2009

KATMERLİ BİLEŞİK KİP ÇEKİMİ

Türkçe öğretiminde yapılan yanlışlardan biri, Türkçe öğretim kitaplarındaki bilgilerin yıllarca tıpatıp yinelenmesi ve dilin gelişimine uygun olarak değiştirlmemesi, çağa uyarlanmamasıdır. Bu sorunun asıl nedeni dili yorumlayamama, onun çağdaş gelişim çizgisini izlemek yerine dili yalnızca eski kaynaklardan edinilen bilgilerle öğretme eğilimidir. Dil öğretiminde, her "dil" tanımından sonra: "Dil, canlı bir organizmadır." sözünü yineleyip duranlar, ne yazık ki bu sözün altında yatan asıl iletiyi anlayamadıkları için dilin değişebilirliğini kavrayamamakta ve bu nedenle dilde kullanımdan kalkmış olsa da o yanlış bilgiyi on yıllarca aktarmaya devam etmektedir. Kimi ÖSS hazırlık yayınlarında, okul ders notlarında bu tür bilgilerin aktarıldığını sıkça görmekteyiz. Sözü edilen yanlışlardan biri de "katmerli bileşik kip çekimi"dir.Bu yanlış anlayışın dayandığı kaynak ise, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesince on yıllar önce ilk baskısı yapılan, Muharrem Ergin'e ait "Türk Dil Bilgisi" adlı yapıtıdır. Bu yapıtın 328 ve 329. sayfalarında kiplerin "Katmerli Birleşik Çekim"i anlatılmakta, konuya ilişkin:"Katmerli birleşik çekim, asıl fiil kipine -i fiilinin iki şeklinin arka arkaya getirilmesiyle ortaya çıkan çekimdir." denmektedir. Daha sonra konuya ilişkin örnekler şöyle sıralanmaktadır: "Gelecektiysem,geliyormuşsa, gelirdiysem, geliyorduysam, geldiydiysem, gelmiştiysem, gelecektiysem, gelmeliydiysem, gelirdimse, geliyordumsa; gelirmişsem, geliyormuşsam, gelmişmişsem, gelecekmişsem..." Şimdi bu örnekleri doğru çekim diye yazdıran eğitimcilere sormak gerek: - Her zaman size gelirdimse neden beni üzdünüz? -Size yarın gelecekmişsem ne yapmalıyım? -Yarın gelmeliydiysem ne yapabilirdim. Siz öğrencilerinize böyle bir dil kullanmayı mı öğretiyorsunuz? Bu eylemlerin cümle içindeki kullanımlarını deneyin de görelim nasıl bir Türkçeymiş sizinki? Bunu hiç mi denemediniz? Günümüz Türkçesinde böyle bir kullanım var mı? Hele yazı dilimize örnek alınan İstanbul ağzında böyle bir kullanım yaygın mıdır hala? Böyle konuşan bir insana tuhaf bakılmaz mı? Böylesi cümleler, anlatım yönünden bozuk değil midir? Sesimizin çıktığı kadar bağırıp bu öğretim eksikliğini duyurmaya çalışıyoruz. Ama anlaşılan bundan sonra da bu tür yanlışları duyurmaya gücümüzün yettiğince devam edeceğiz. Eğitimcilerin kendilerini arada bir kontrol etmeleri, bilgilerini denetimden geçirmeleri bir zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor. Hele bir eğitimci, Türkçe gibi hızla değişip gelişen bir dilin öğreticiliğini yapıyorsa onun kendini daha sık denetlemesi gerekmez mi? Nuri SAĞALTICI

Hiç yorum yok: